Osmanlıca mülâhaza ne demek?
“Consideration” kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. “Lehez” kelimesinden türemiştir ve “düşünmek, değerlendirmek, kafa yormak ve değerlendirmek” anlamına gelir.
Mülâzım olmak ne demek?
Mülâzım kelimesi aynı zamanda “teğmen” anlamına gelir. Oberleutnant ise teğmendir.
Müzmal etmek ne demek?
Arapça لحمضم (müzmahal) sözcüğü bağlamında ele alınabilecek kelimeler arasında, “sefih olmak, perişan olmak” anlamına gelen muzmal (Uysal, 2017: 84) ve “sefiller, perişan olmak” anlamına gelen muzmal make9 (Yalçın, 2022: 110) ile telaffuzda kısmen farklılık bulunan müzmaal10 ifadeleri de bulunmaktadır.
Mücamele etmek ne demek?
(ﻣﺠﺎﻣﻠﻪ) i. (ar. cemāl, “güzel olmak” kökünden, mucāmele) Birbirine iyi ve nazik davranmak, iyi geçinmek: Bu iltifat ve bu muamele ikimiz için de büyük bir nimettir (Ahmed Vefik Paşa). ѻ Mücâmele-i düveliyye: Devletler arasında iyi ilişkilerin ve dostça davranışların karşılıklı olarak geliştirilmesi.
Indi mülahaza ne demek?
Bir konu hakkında netleşinceye kadar derinlemesine düşünmeye refleksiyon denir.
Mütehassıs Osmanlıca ne demek?
“Mutehassis” kelimesi Arapça kökenlidir ve Türkçeye Arapçadan gelmiştir. “تَحَسَّسَ” (tehassesa) fiilinden türemiştir ve “hissetmek, hissetmek” anlamında kullanılır. Anlamı: “Uzman”ın, duygularını kolayca hisseden ve bunların kendisini yoğun bir şekilde etkilemesine izin veren duygusal olarak etkilenen kişi anlamına geldiği anlaşılmaktadır.
Osmanlıda mülazemet ne demek?
Tezin ana konusu anlamındaki mülazemet, yüksek düzeydeki medrese eğitimini tamamlayarak mezun olan bir öğrencinin, medresedeki hocalarından biri tarafından ilmiye teşkilatında herhangi bir göreve atanmak üzere bir deftere kaydedilmesi ve böylece kendisine atanma beklemesi anlamına gelmektedir.
Osmanlı’da atama bekleyene ne denir?
Teğmen: Osmanlı İmparatorluğu’nda görev bekleyen öğretmen.
Mülazim rütbesi nedir?
[1] Teğmen. [2] Osmanlı İmparatorluğu’nda bir askeri rütbe.
Sındı hangi dilde?
sindı – Nişanyan Sözlük. Eski Türkçe (sadece Oğuzca) sındu “makas, özellikle koyun kırkma makası” kelimesinden türemiştir. Bu kelime, aynı anlama gelen Çince jian dao 剪刀 kelimesinden ödünç alınmıştır. Bu kelime, Çince jian 剪 “kesmek” ve Çince dao 刀 “bıçak” kelimelerinden oluşmuştur.
Müsteban olmak ne demek?
(ﻣﺴﺘﺒﺎﻥ) sıf. (ar. istibāne mustebān “açık ve anlaşılır olmak” fiilinden) Açıkça söylenen, anlaşılan, şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlaşılan, açık, belirgin, apaçık: “Nasîhatü’s-selâtîn” dikişlerinden çıkan ve bunun karşılığında mükafatlandırılan (Âlî Mustafa Efendi).
Muhayyil etmek ne demek?
Adından da anlaşılacağı üzere hayal, anlam itibarıyla düşünüldüğünde, hayal gücünün yarattığı büyük âlem olarak ifade edilebilir.
Muessir olmak ne demek?
Anlamı: “Müessir” kelimesi bir şeyin etkisi altında olan veya onu etkileyen kişi anlamına gelir. Genellikle bir kişinin veya durumun bir başkası üzerindeki etkisini veya etkileşimini belirtmek için kullanılır.
Müteyemmen olmak ne demek?
(ﻣﺘﻴﻤّﻦ) sıf. (ar. teyemmun muteyemmen “uğurlu olmak” kökünden) [Ş. Sami’ye göre muteyemmin doğru olandır.] Uğurlu, mübarek, kutlu: Köyü sevenlerin her zaman ziyaret ettiği bir yerdi. (Hüseyin C.
Mücella etmek ne demek?
Arapçada “cilalanmış” veya “cilalanmış” anlamına gelir. “Mücella mermeri giderek daha fazla ilgi görüyor” dendiğinde mermerin cilalı yapısından bahsediliyor. TDK’ya göre Mücella kelimesinin sözlük anlamı nedir? TDK’ya göre Mücella kelimesinin sözlük anlamı parlak, cilalı ve cilalı demektir.
Müşahhas ne demek Osmanlıca?
Cins ve türleri anlaşılır, tanınır ve tanımlanır.
Mütekait ne demek Osmanlıca?
sonradan – Nişanyan Sözlüğü. Arapça ḳˁd kökünden gelen ve “oturmak, geri tutulmak, çalışmaktan alıkonulmak” anlamına gelen mutaḳāˁid متقاعد kelimesinden alınmış bir ödünç kelimedir.
Müşahid ne demek Osmanlıca?
Gözlemci, TDK sözlüğüne göre gözlemci anlamına gelir. Gözlemci Arapça kökenli olduğundan dilimize Arapçadan girmiştir. Gözlemciler, seçim döneminde sandık başında duran ve oy pusulalarını kontrol altında tutan kişilerdir.
Mücehhez ne demek Osmanlıca?
(ﻣﺠﻬّﺰ) sıfat (ar. donatmak fiilinden) Yapılacak iş için gerekli olan her türlü malzemeyle donatılmış, hazır edilmiş, donatılmış, döşenmiş: Biz, hikmet alametleriyle donatılmış fikir ordusuyuz / Hakikat ayetleri gözümüzde okunuyor (Tevfik Fikret).